Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Aziz ALTINTAŞ
Aziz ALTINTAŞ

Üç Farklı Antrenörlük Tarzı, Üç Farklı Sonuç

Antrenörlük Güneş Gözlüğüyle Değil, Gözlerinizdeki Işıltıyla Yapılır

Bu yazımızda; 3 farklı antrenörlük tarzını karşılaştırmalı olarak kaleme alalım: Otoriter, Uzlaşmacı ve Liberal. Her bir tarzın sporcular üzerindeki etkileriyle birlikte avantajları ve dezavantajları da vardır.

Otoriter Antrenör (Autokratik Yaklaşım)
Özellikler:
• Kazanma odaklıdır, görev her ne olursa olsun başarı sağlanmalıdır.
• Kararları sadece antrenör alır, sporcu sadece uygular.
• Disiplin serttir, yaratıcılığa izin verilmez.
• Motivasyon dışsaldır: Sporcu, antrenörün gözüne girmek veya takdir edilmek için çabalar.
• Sporcu bağımlıdır, kendi başına düşünemez.
• Başarı antrenöre aittir, sporcunun katkısı gölgede kalır.

Sonuç:
• Sporcu spordan zevk almaz.
• Gelişim kısıtlanır, baskı ve korku ortamı oluşur.
• Her şey antrenör içindir.
• Sporcunun tüm çabası antrenörünün gözüne girmektir.

Uzlaşmacı Antrenör (Demokratik / İşbirlikçi Yaklaşım)
Özellikler:
• Sporcu odaklıdır, bireysel ve sosyal gelişim önemlidir.
• Kararlar birlikte alınır, iletişim güçlüdür (sorma, dinleme, anlatma).
• Motivasyon içseldir, sporcu kendi isteğiyle motive olur.
• Esnek yapıdadır, antrenman işlevseldir ve gelişime açıktır.
• Güven temellidir, sorumluluk ve özgüven gelişir.

Sonuç:
• Sporcu hem eğlenir hem gelişir.
• Kendine güveni olan, motive, sorumlu bireyler yetişir.
• Uzun vadede başarı sağlar.

Liberal Antrenör (Serbest / İlgisiz Yaklaşım)
Özellikler:
• Net hedef ve amaç yoktur, karar verilmez.
• “Topu at, eğlenmene bak” anlayışı hâkimdir.
• Talimat az, disiplin zayıftır.
• Sorunlara müdahale edilmez, liderlik yetersizdir.
• Motivasyon sağlanamaz, yapısız ve gevşek ortam oluşur.
• Odağı ve amacı belirsizdir.
• “Topu at, eğlenmene bak” yaklaşımıdır.
• Bilgi verme ve antrenörlük sorumluluklarının gereğini yerine getirmekte yetersiz kalır.

Sonuç:
• Gelişim rastlantısaldır.
• Disiplin ve yön eksikliği nedeniyle sporcu bencil ve sorumsuz olur.
• Yeterli sporcu gelişimi sağlanamaz.
• Sporcularda bencillik ön plana çıkar.

Genel Değerlendirme:
Otoriter tarz, kısa vadeli başarıya odaklansa da sporcunun gelişimini ve motivasyonunu kısıtlar. Uzlaşmacı tarz, hem bireysel gelişimi hem de spordan alınan zevki destekleyerek en ideal yaklaşım olarak öne çıkar. Liberal tarz, rehbersizlik nedeniyle sporcuları geliştirme konusunda en zayıf modeldir.

Size tavsiyem;
Sporcularınızda öğrenme isteğini artırın; böylece kazanma duyguları olgunlaşır ve kaybettiklerinde de kayıplarından ders çıkararak yollarına devam edebilirler. Aksi taktirde uzun ve kısa vadede başarı sağlayamazsınız. Bilgi, birikim, tecrübe markette, bakkalda satılmıyor…

Kazandığınızda kaybetme duygusu, kaybettiğinizde de kazanma duygusunu olgunlaştırın. Takım kazandığında nasıl yanlarında iseniz, kaybettiklerinde de yanlarında olun. Yapmış olduğunuz spor branşı uzun vadeli, uzun soluklu bir mücadele ve motivasyon gerektirir. Tek devreli eleme usulü olan branşlar değildir antrenörlük. Güneş gözlüğü takıp eşofmanlarla ortamda gezmek, gözlüğün ardından bakmak hiç değildir. Sporcularınız gözlerinizdeki ışıltıyı görmeliler…

Önümüzdeki yazımızda yine antrenörün felsefesinden bahsedelim. Antrenör edebiyat yapmaz, yaşadıklarını ve sporcuların yaşadıklarını anlatır. Ondan da rahatsız olanlar çıkıp, kemiği olmayan dilleriyle konuşurlar. Oysaki Allah (cc) iki kulak vermiş iyi duysun diye, iki göz vermiş iyi görsün diye… Ama bir ağız, bir dil onlardan daha fazla kendine vazife çıkarıyor. Durum böyle olunca da kantarın topuzu kaçıyor, kişiliğiniz ve duruşunuzun nerede olduğu karmaşık hale geliyor.

Diploma cehaleti alır…
Ne demiş Fuzuli: “Mey biter, saki kalır; her renk solar, haki kalır. İlim insanın cahilliğini alsa da, hamurunda varsa eşeklik, baki kalır.”
Victor Hugo’nun dediği gibi: “Kimse sizi dalgalarla nasıl boğuştuğunuza bakmaz. Gemiyi limana getirip getirmediğinize bakar.”
Az bir serzenişle kendi denizinizde fırtınalar çıkarıp gemiyi terk etmeye de kalkmayın.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER